ferrari’ye binen şifacı

Elimde çok iyi taşlar var. Bunlar öyle taşlar ki; bu taşlarla hazırladığım bileklikler panik bozukluğa, anksiyeteye, sinire, tembelliğe, iktidarsızlığa, fibromiyaljiye, adet düzensizliğine ve hatta saç dökülmesine iyi geliyor.

Takanın dünyası anında değişiyor, hayatı iyileşiyor, yaşamından bolluk bereket fışkırıyor.

Bu taşları Brezilya’ya, Peru’ya, Tayland’a ve bilimum mistik ucuz ülkelere yaptığım seyahatlerde kadim bilgelerden topladım. Onlar da bu taşları son derece özel koordinatlardan, doğa ananın bizimle konuşmak için seçtiği mistik topraklardan elleriyle ritüellerle topladılar.

Yani en azından size söylediğim bu.

Ama söylediklerim bunlarla bitmiyor. Bana bir de ne olduğu pek anlaşılmayan cümleler lazım. Başı nerede, sonu nerede belli olmayan, en kelli felli filologlar da gelse manasını çözemeyeceği türden cümleler. Her derde deva taşlarımla aklınıza düşürdüğüm “acaba”yı şimdi bu afili cümlelerle destekleme zamanı.

“Ne diyor Ecrin insanlığa? Ben sana şifa vermeye geldim, benden alacağın her şey sana ananın ak sütü gibi helaldir. Ya mercü, ne mutlu sana koşanlar; hayallerini ellerine bırakıp varlığına sarılanlar.

Ol’ dedi ve ol’du.

Bekle, işte zamanı geldi. 7 7 7. Yıllardır dilimde bu sayılar. 7’lerin yedisi ve işte onun kudreti. Şükürler olsun. Ne güzelsin sen ey hayallerin hayali.

Bekle, senin olan geliyor. Şükür şükür şükür. Sana geliyor!

Gaybı bilen Allahtır’, bana hediye eden de o. “

3-C’den şifacı arkadaşımızı tebrik ediyoruz ve soruyoruz: Hadi ya? Gerçekten mi? Peki şey, Allah’ın bundan haberi var mı?

Kaynak? Mercimek çorbasından aldığım ilham. (bkz. mercü)

Ne taşlarım mistik, ne toplayanlar kadim. Muhtemelen çocuk işçilerin çalıştığı madenlerden ritüelsiz çıkarıldılar. Ya da eğer yeterince şanslıysanız işçilerin göçük altında kalmamak için ettiği birkaç dua ucundan değmiş olabilir taşların sağına soluna. Tabii eğer hepsini Eminönü’nden laylon poşet içinde satın almadıysam.

Fibromiyaljiye iyi geldikleri de yok ama ben mecbur öyle söyleyeceğim çünkü aksi halde sizi bir bilekliğe 2.500 lira vermeye ikna edemem takdir edersiniz ki. Biraz aklınızı bulandırmam, yıllardır çözemediğiniz dertlere derman bulacağınız konusunda da umut vermem lazım.

Daha önce denenmiş, onaylanmış, başarıyla sonuçlanmış yöntemler bunlar. Burada boş iş yapmıyoruz. Ya da belki de bomboş bir iş yapıyoruz ve şifacılık bizim şekilli paravanımız. Kim bilir?

Yine de kendini doktor ilan eden Alfredo Bowmanlardan şifacı Sylvia Brownelara kadar köklü bir geçmişimiz var. Hatta sadece spiritüel masalarda yokuz. Pandemi zamanı yaptıkları açıklamalarla pozitif bilimde eksi etkisi yaratarak içinde ne olduğu beli olmayan karışımlar satan sözde bilim insanlarını da unutmayalım; onlar da ekmeklerinin peşinde.

Hatta taşlar sizi çok tatmin etmediyse başka ürünlerim de var. Seçenekler dini, milli, maddi, manevi durumunuza göre çeşitlilik gösteriyor. Artık kimi nasıl ikna edersem, bana fark etmez.

Örneğin elimde görmüş olduğunuz şu muskalar sizi bir değil, iki değil, tam üç harflilerden koruyacak. Alıp sadece evinize asacaksınız, sütyeninizin kenarına iliştireceksiniz, sınavı kazanmasını istediğiniz çocuğunuzun yatağının altına koyacaksınız.

Sorunlarınızı çözmek için emek vermenizi gerektiren köklü değişimler yapmanıza kesinlikle gerek yok. Muskalar sizin için bir şeyler yapacak, siz bana güvenin.

Tabii kimsenin görmemesi lazım. Mazallah aklı selim biri çıkar, içini açıp aya benzer yüreğim e doğal olarak takipteyim şarkı sözlerini görür, neme lazım?

Ya da hiç uğraşmayayım derseniz online danışmanlık hizmetimiz de bulunmaktadır. Buyrun siz şöyle kameranızın karşısında uzanın, gözlerinizi kapatın ve ben size bi frekans göndericem, regresyon ile bilinçaltınızın derinliklerin girip başka bir yerinizin üstünden çıkıcam ve hiçbir şeyiniz kalmayacak.

Instagram, TikTok veya Facebook’ta gezinirken, kendilerini rehber, şifacı veya yaşam koçu olarak tanıtan ve sizden “frekansınızı yükseltmek” için para talep edenlere itibar ettiniz mi hiç?

Daha önce bu mistik bebeklerden bir bileklik, şifalı bir taş, okunmuş bir pirinç, kitap, seminer ve hatta “frekans” satın almış olabilirsiniz; yıllardır çözemediğiniz bir sorunu tek bir ödemeyle çözmek istediğiniz için kimse sizi suçlayamaz.

Burada sizi yargılamak için toplanmadık.

Ama durun bir dakika… Siz bileklik satın aldınız, muska taktınız, enerji çalışmasına katıldınız ve işe yaradı, öyle mi? Elbette işe yaradı çünkü plasebo etkisi tam olarak böyle çalışır.

Tabii olayın bir başka tarafı daha var: 2.500 liranızı çöpe attığınız gerçeğiyle mi yüzleşmek istersiniz yoksa bilekliğin işe yaradığına inanıp hayatınızda sadece 2.500 lira ödeyerek çabasız bir değişim yarattığınız muammasına mı tutunmak istersiniz?

Mavi hap mı, kırmızı hap mı?

Bir de tabii bilekliğin işe yaramadığını düşündüğünüz senaryoda tam olarak nereye şikayet edeceksiniz mesela bu mistik bebeği? Hadi buyrun. Şikayet etmeye yer buldunuz diyelim peki bu insanın gerçekten sihirli güçleri varsa ve size lanet okursa ne olacak?

Ya da lanet etmese de bir bakacaksınız ki hakkında tek bir olumsuz yorum yazılmamış. Instagram ya da TikTok hesabında herkes onu övmüş. Muhtemelen bir şeyler var da siz anlamıyorsunuz, sizin kafanız basmıyor çünkü siz sıradan bir fanisiniz; böyle şeyleri anlamamanız normal… Saçmaladığını söyleyen yorumları tek tek silecek hali yok ya. Mı acaba?

Şimdi bu önermeleri birikte ele alalım. Siz bir fanisiniz evet ve bunları anlamıyorsunuz, doğru. Ama anlamama sebebiniz ne fani olmanız ne de çok kadim bilgiler veriyor olmaları; dümdüz saçmalıyor olmaları.

Size kötü bir haberim var: Bazı insanların, kendilerini “seçilmiş”, “özel” ya da “üstün ruhsal yeteneklere sahip” insanlar olarak tanıtarak başkalarını manipüle etmesi son derece yaygın bir uygulama ve muhtemelen aldığınız muska, bileklik ya da frekans hiçbir işe yaramıyor. Seminere de boşuna gittiniz; geçmiş olsun.

Modern dünyamızın en büyük sanrılarıyla tanışın: Messiah Complex. Ya da daha seküler bir versiyon için bkz. Grandiose Delusions.

Bu modern gurular çoğu zaman mistik bir aura ile çevrelenir, karmaşık veya anlaşılmaz cümleler kurar, özel ürünler veya ritüeller aracılığıyla maddi kazanç sağlar.

Bazen de maddi kazanç yöntemleri bu kadar belirgin olmayan modeller de olabilir tabii. Bu modeller genelde tanrıyla, 3 harfli yaratıklarla ve hatta uzaylılarla konuşarak bize mesaj getirir. Kazandıkları para ise insanlığın beşinci boyuta geçmesine yardım etmek amacıyla getirdikleri mesajları yaymak adına organize edilen seminerleri sürdürmek için yapılan ufak bir katkıdır sadece.

Yersen.

Ben uzaylılarla konuşan kişilere inanıyorum mesela. Çünkü ben de bir zamanlar uzaylılarla konuşuyordum. Hatta konuşmakla kalmadım, beni bir keresinde gezegenlerine de götürdüler. Gözleri parlayan, ince, uzun silüetlere sahiplerdi. Aslında bir formları yoktu ama benim insan beynime böyle bir formda görünüyorlarmış, öyle açıkladılar. Aksi halde ben onları anlayamazmışım. Cinsiyetleri de yoktu. Sonsuz bri huzur içinde yaşıyorlardı ve bana şöyle söylediler:

“Bilinmeyenin özgürlüğü ve bildiğini sandıklarının seni bilinmeyenlere doğru götüren bilgisi. Dünya düzenini yeniden değiştirmek ve yönetmek isteyenler! İçinden çıkıp sana gel diyor, seni senin içinde arayan ve senden senin içine işleyen seni almaya çalışan bir sen. Beşinci boyut açıldı. Uyan! ve uyanmayanları uyandır. Yorumsuz, tanımsız, çabasız. Hep ve daima. 8 5 1 Beşinci boyut kapısı ve aynaların odağı şimdi insanlık için belirginleşiyor; sevgiyle şükürle geçmek için hazır mısın? Yaratıcı ne istemiş? Kadim bilgileri bilenler şimdiden konuşmaya başladı. Ey Müco! Kadir ve kıymet ile yürüyoruz. İnsanlık kılavuzunda yeri olanların uyanışı yakındır.

Ne anlattım ben burada şimdi? Söylediklerimin bir tanesine itiraz edebilecek olan var mı? Neyi, kime söyledim? Tam olarak ne dedim? Bu cümlenin yüklemi ne, öznesi nerede? Kim, kiminle, nerede, ne zaman, ne yapmış? Bu cümlede insanlığı beşinci boyuta geçirmeye yardım edecek bir önerim oldu mu?

Hayır. Dolaylı tümleçlerle, zarflarla dolu havada uçuşan bir düşünce bulutu sadece.

Ne dediğimi tam olarak anlamazsanız ona karşı çıkamazsınız.

O yüzden böyle tuhaf şeyler söyleyip bazı rakamları arka arkaya sıralıyorum. Amacım tam olarak bu: Anlaşılmamak. Kafanız karıştı değil mi? İşime gelir çünkü siz kendinizden şüphe ettikçe cebinizdeki paralarla benim aramdaki mesafe de aynı ölçüde azalıyor.

Bu ne diyor? Ne biliyor? Bu söyledikleri ne anlama geliyor? Benim bilmediğim bir şeyler mi biliyor? Yok ya saçmalıyor! Ama ya biliyorsa? Belki de gerçek. Yorumlarda herkes kalp atmış. Anlamadım ama onlar da tuhaf şeyler yazmışlar. Herhalde benim sefil fani aklım anlamıyor.

Kafasını karıştırdığım birilerine hasbel kader bir faydam olmuşsa, değmeyin keyfime. Bir derdiniz varsa aklınızın orta yerine bir “acaba”yı rahatça oturturum. Satın aldığım birkaç emojili yorum, binlerce like ve izlenme de bu acabayı oturduğu yerde besler, büyütür.

Düşünün bir hastalığınız var, birçok yöntem denediniz ve henüz bir sonuç alamadınız. Belki doktor doktor gezdiniz, belki tanınmış bütün psikologların kapısını aşındırdınız; sonuç yok. Öyle ki bir tanıdığın önerdiği bir hocaya bile gittiniz. Ne kadar nazar duası varsa yüzünüze üflediler, kurşunlar döküldü ama nafile.

Tam bu noktada ben devreye giriyorum ve size bir bileklik takarak pozitif bilimin çözemediği bu dertten kurtulmayı vaad ediyorum.

Size özel bir yöntemim var: Sadece size özel, sizin enerjinizi dengeleyen, sizi olumsuzluklardan koruyan bir bileklik. Brezilya’nın uzak bir köşesinden özenle seçilmiş, aylar süren bir ritüelle “aktif edilmiş” bu bileklik, sizin için özel olarak hazırlandı.

Bu bileklik, uzun süredir çözülemeyen derdinize çare olabilecek bir araç değil de ne? Belki bir doktorun onlarca sayfalık raporunda bulamadığınızı, belki duaların bile ulaşamadığı bir etkiyi size sağlayabilir. Üstelik sadece 2.500 tela.

Siz bunu hak etmiyor musunuz? Artık ayağınıza kadar gelen kaderin bu özel fırsatını değerlendirme zamanı gelmedi mi? Sonunda tüm bu dertlerden kurtulmak istemez misiniz?

Bu düşüncelerle siz farkında olmadan barnum etkisi, aciliyet hissi, ve özel hissetme gibi psikolojik mekanizmaların içine çekilirken ben de havuzlu villamda ellerimi ovuşturup muhtemelen bolluk bereket temalı bir video çekmekle uğraşıyor olurum.

Ben gaybı bilmiyorum ama bildiğim önemli bir bilgi var: “Sadece size özel” olduğunu duyduğunuz her ifade, beyninizde bir benzersizlik ve güven hissi yaratıyor. Uzun süredir uğraştığınız dert ise sizi karar vermeye zorluyor; ödemeyi yapmanız için ideal bir aciliyet yaratıyor. Benim için mükemmel kombinasyon.

Burada vaad edilen şey aslında bir bileklikten çok daha fazlası: Umut, özel olma hissi ve çözüm arayışının yarattığı psikolojik boşluğu doldurma aracı. Ve işin ironik kısmı, bu mekanizmalar bilinçli bir şekilde kullanıldığında eğitim seviyesinden, zekadan, gelir seviyesinden bağımsız olarak neredeyse her insanı ikna edebiliyor.

Şifacı olan insanların bir diğer ortak noktaları da son derece lüks yaşamlar sürüyor olmaları, hiç dikkat ettiniz mi? Tabii TikTok’ta canlı yayınlarda fal bakarak ya da ebced hesabı yaparak insanları sadece uyardığını ve paraya önem vermediğini ifade eden ama gelen güllere ve ejderyalara da “allah razı olsun güzel kardeşim” demeyi ihmal etmeyenleri dışarıda tutuyorum. Onların daha fazla ejderya alabilmek için ne kadar mütevazi bir hayat yaşadıklarını göstermeye ihtiyaçları var. Bu planın bir parçası.

Ama diğerleri, yani mistik bebekler, genelde bolluk ve bereket içinde yüzmeleriyle bilinir. Onların villaları, kendilerine özel plakaları var. Zengin araçlar, pahalı aksesuarlar veya gösterişli yaşam biçimi, izleyicinin de güvenini artırıyor çünkü onlar, evrenin herkes için açık olan sonsuz bolluk ve bereketinin kodlarını çözmekle mükafatlandırıldılar. Onlar, sizin bilmediğiniz şeyler biliyorlar çünkü Allah ya da uzaylılar onlara hayatın sırrını açıkladı.

Ya da siz normal değerinin 10 katı para vererek aldığınız bilekliklerle, seanslarla, iksirlerle ve melek kartlarıyla onları zengin etmişsinizdir.

Karar sizin. Mavi hap mı kırmızı hap mı?

Peki ya sizi kandırmıyorlarsa?

Hayır, hayır. Taşların ya da muskaların gerçekten işe yaradığını düşünmüyorum tabii ki ama ya kendileri de gerçekten seçilmiş kişi olduklarını düşünüyorlarsa?

Bir menfaat elde etme amacı olmadığı sürece herkes kendini bir şey zannedebilir bence. Mesela ben kendimi cennetten düşmüş bir melek zannedebilirim ve görevim dünya üzerinde insanları kandıran, onları maddi ve manevi olarak sömürmeye çalışan deccallerle mücadele etmek olabilir.

Aksini ispatlayabilen varsa buyursun.

Kendini “halı” zanneden bir üst komşu beni bozmaz mesela ya da kendini kedi zanneden birine ne diyebilirsiniz ki? Dünyada kendini İsa mesih zanneden onlarca insan var örneğin. Bence sorun yok. Tamam sana da İsa deriz kardeşim, elimize mi yapışacak, ne olacak yani?

Ama bu İsalar ne zaman ki size cennetten arsa satmaya kalkar, okuyup üflemek için para almaya başlar, işte o zaman kendimize şunu sormanın zamanı gelmiş demektir: İki bin yıl önce göğe yükselen İsa, bugün gerçekten dünyada 500 liraya büyü bozuyor olabilir mi?

Allah’ın özel olarak seçtiği bir şifacı, bu şifayı 2.500 lira karşılığında bileklik formunda satıyor olabilir mi?

Benzer şekilde Tibetli bir rahibin reenkarnasyonu olan Instagram gurusu geçmiş jenerasyonların travmasına bağladığı bel ağrınızı çözmenize yardımcı olmak için sizden bişiy dizilimi seansı için bin liralar talep ediyor olabilir mi?

Bunları sorguladığınızda “alma verme dengesi” diye bir şey duyabilirsiniz; çok normal. Diyorum ya, hepsi çalışılmış senaryolar, biz bi tarafımızdan uydurmuyoruz. Her şeye ne olduğu anlaşılmayan bir açıklamamız var çok şükür.

Alma verme dengesini bozmamanın önemine ben de inanıyorum dürüst olmak gerekirse. Ama neden benim kadim şifamın karşılığı nakit olmak zorunda? Mesela bir derneğe, vakfa bağış yapmak ya da bir hizmette bulunmak neden olmasın? Ya da “insanlık için bir şey yap” güzel bir ödeme metodu olabilir mesela.

Nereden bileceksin o kişinin insanlık için bir şey yaptığını diye soruyor olabilirsiniz. E Allah gerek uzaylılar gerekse rüyalarım aracılığıyla benimle konuşuyor ya, söyler, hissettirir? Hele ki ben kendi elimle onun şifasını dağıtıyorsam neden söylemesin?

Ama önemli bir noktayı atlıyoruz: Guru bebeğimizin hayatını idame ettirmesi lazım. Çünkü burası dünya. Çünkü kovulduğu cennetteki gibi değil buranın düzeni. Burada para peşin, kırmızı meşin.

Peki sevgilin olan ve sana gaybı haber veren yaratıcın neden bu işi senin için halletmiyor? İlle 2.000 liraya bileklik mi satman gerekiyor ve neden bir özel plakan var? Allah mı al dedi mesela? Şifalı rüyanda mı gördün, tam olarak ne oldu?

Kahveye batırıp mistik bir hava vermeye çalıştığın hamur kağıda pilot kalemle çizdiğin garip şekiller olmasa o mercedes’e binemeyeceğin gerçeğinden hiç bahsetmeyecek miyiz?

İnsanlara kuantum çekim yasasını “öğreterek” bolluğu ve bereketi kendilerine nasıl çekebileceklerini anlattığın seminerlerin sonunda konferansa katılan asgari ücretli emekçilerin paralarını almaktan hiç utanmadın mı mesela, biraz anlatsana.

Uzaylılarla görüşüp haber alabildiğini iddia etmeni anlıyorum, bence bir sakıncası yok. Aynen devam et ama neden 1.500 liraya seminer düzenleyip millete anlaşılması mümkün olmayan diyaloglar aktarıyorsun? Burada amacın tam olarak nedir? Eğer iddia ettiğin gibi uzaylılar bizi eğitmek ve beşinci boyuta geçirmek istiyorlarsa lütfen kendileriyle konuşup tercihen özne, nesne ve yüklemden oluşan daha basit cümleler kurmalarını isteyebilir misin? Mesela şey olabilir: “Aç insanlara destek olmak için yemek dağıtan bir dernek kurun ve etrafınızda aç bir komşu kalmayana kadar yemek dağıtmaya devam edin.” Çünkü bizim bunları anlamamız gerekiyor ya, beşinci boyuta geçicez, biraz seri lütfen.

Bir de ben hepinize bir de buradan sormak istiyorum: Siz kimsiniz arkadaşlar, neden siz? Narsist kişilik bozukluğu dışında mantıklı bir açıklamanız varsa lütfen bizi de bilgilendirin. Halk merak ediyor.

Çok iyi insansınızdır, safsınızdır, kalbi temizsinizdir, ne bileyim çok cesursunuzdur, kitlelere dert anlatacak sabır bir tek sizde vardır, en günahsızımız sizsinizdir anlarım ama benden narsist kişilik bozukluğunu iliklerine kadar yaşayan birinden insanlığın kurtuluşuna dair fetva almamı beklemeyin; güceniyorum.

Şayet kolyelerin gerçekten işe yarıyorsa, neden tüm insanlığa hizmet etmek için fiyatlarını düşürmüyorsun? Asgari ücretle çalışanları da kapsama alanına dahil etmek istediğinde tekrar görüşelim. Sonuçta rolls-royce’la gezmek zorunda değilsin, öyle değil mi?

Bana uzaylıdan haber getireceksen güzel kardeşim, önce anlamlı cümleler kurmayı öğren. Söylediklerin böyle anlaşılmayacaksa beşinci boyuta da buyur kendin gir, biz gelmeyelim, zahmet olmasın.

Bunları sorguluyorum kusura bakma, kimsenin malında gözüm yok. Benim dünyevi şeylerle pek işim olmuyor senin aksine. Olsa köprü işine girerim zaten, daha çok para var deniyor.

Ben dünyayla ilgilenmiyorum. Söylediğim gibi gaybın zabıtasıyım, görevim bunları sorgulamak. Bu aleme deccallere ıstırap olmak için gönderildim. Evrenin koridorlarında gezip kaçak tezgahları kaldırtıyorum. Deccal değilsen seninle işim yok.

Seni üzüyorsam da bu ilahi planın bir parçası. Ben yalnızca elçiyim; Allah’ın seni üzen elçisi. Seni ben üzmüyorum; o üzüyor gibi bir şey. Sen benden daha iyi bilirsin böyle şeyleri.


Özetlemek gerekirse;

Taşların işe yaramadığı aşikar. Muskalarda belki Serdar Ortaç şarkısı yazıyor, bilmiyoruz. Frekans adına gelip giden bir şey de yok. Uzaylılar var olabilir ama muhtemelen bu adamla konuşmuyorlar.

Herkes bunları desteklemiyor, kimse sizin bilmediğiniz şeyler bilmiyor. Çeşitli çaresizliklerle mücadele etmekten yorulup içlerindeki boşluğu ve arayışı bunların yalanlarıyla doldurmaya çalışan bir avuç insan var sadece etraflarında. Çaresizliğin insana neler yaptırabildiğini sadece gerçekten çaresiz kalmış (ya da çaresiz kaldığını düşünmüş) insanlar bilir.

Çaresizlik öyle bir şeydir ki, bir ateiste tuz mağarası olduğu iddia edilen bir odadaki mermer zemine yatarak, bedenini emanet ettiği bioenerjiciler eşliğinde zikir bile çektirir. Bu söz konusu tuz mağarasının güven apartmanı kat 6 daire 12 beylikdüzü istanbul adresinde olmasını bile sorgulamaz ateist öyle bir durumda. Çaresizlik tam olarak böyle bir şeydir ve nereden bildiğimi sormayın.

Bu fırsatçıların birçoğunun sosyal medya hesaplarındaki yorumlar kapalı; diğerleri yorum, like ve görüntülenme satın alarak görsel bir illüzyon ile sizi “güvenilir” olduklarına ikna ediyorlar. İnanması güç ama evet, kötü yorumları da tek tek siliyorlar ve kötü yorum yapan kişileri de engelliyorlar. Böylece kendilerine güvenli bir fanus yaratıyorlar.

Tüm bunlara baktığımda koca bir TCK görüyorum. İnsanların maneviyatını sömürmekte hiçbir beis görmeyen, zor durumda olmalarından faydalanan bir fırsatçılık destanı adeta…

Belki güzellik merkezlerine alternatif bir anaların ak sütü mekanizması belki de kendini bile şifacı olduğuna inandırmış, Allah’tan kendisine özel ayet bekleyecek kadar akıl tutulmasına kapılmış bir narsistin kariyer planı.

Böyle şeyleri hiç bilemiyorsun.

Sanki peçeteye yazıp şarkı istiyor.

İki de çay söyle bari…

Yorumlar

Bir Cevap Yazın